Ali Bulaç’a Açık Davet

“Başörtülü aday yoksa oy da yok” açıklaması ve kampanyası bütün partilere yönelik olarak yapılmış, sonuna kadar arkasında durduğumuz bir hak ve adalet talebidir. Açıklamayı yapan ve destek veren bizler “o kadınlar, bazı kadınlar, kimi kadınlar, aklı iki karış havada kadınlar” olmayıp, hepimiz ismimizle, kimliğimizle ve mücadelemizle maruf kadınlarız.

 Yazar Ali Bulaç kampanya süresince ve kampanyanın ardından uzunca bir zaman geçmesine rağmen haksız ithamlarını sürdürmüş, bizlerin “beyaz casuslar”, “derin güçler tarafından kullanılmış insanlar”, “iyi sıhhatte olsunların oyununa gelmiş kişiler” olduğumuza dair kimi açıklamalar yaparak, bu iddialarını kaynak göstermeden “aldığı bilgilere” dayandırmıştır. 

 İddiaları kampanyaya katılan bizleri büyük bir itham ve zan altında bırakmaktadır.  Töhmet altında bıraktığı  insanlar hangi derin güçler tarafından, nerede, nasıl kullanılmış, böyle bir bağlantı kendileri ile nasıl kurulmuştur? Kendisini bu iddialara adres olan bilgi kaynaklarını ve aldığı bilginin mahiyetini açıklamaya davet ediyoruz. Aksi halde bizlerin ve kamuoyunun gözünde bir müfteri olarak kalacaktır.”

Oylarımız Başörtülü Vekil Adaylarına!

 “Başörtülü Aday Yoksa Oy da Yok” diyerek başlattığımız çağrımızı “Oylarımız Başörtülü Vekil Adaylarına” diyerek sürdürüyoruz.

Öncelikli olarak kendi seçim bölgelerimizde başörtülü bağımsız adayları ya da başörtülü kadın aday gösteren partileri desteklemek yönündeki siyasi tavrımız kesindir. Çağrımıza duyarsız kalmayıp haklı talebimiz doğrultusunda başörtülü aday gösteren partilere teşekkür ederek desteklerimizi ihsası rey ile ilan ediyoruz. Bir hak mücadelesinin temel şartı olan ilke savunuculuğumuz gereği mevcut seçim barajları, kesinlikle seçme hakkımızı kullanım şeklimizi belirleyecek birincil unsur olmayacaktır. İlkemiz başörtülü vekil seçilmesinin önündeki engellerin kaldırılmasıydı ve biz de bu doğrultuda oy kullanma kararımızı yineliyoruz.

Başka hiçbir hesaba, plana veya takvime dayanmadan, gücümüzü sadece haklılığımızdan alarak mücadelemize devam etmeye kararlı olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz. Bu vesile ile listelere sığmayan arkadaşlarımız başta olmak üzere, gerek bağımsız aday olan, gerek parti listelerinde yer alan tüm başörtülü arkadaşlarımıza da teşekkür ediyoruz.

12 yıl içinde gelinen süreçte “bu kadına haddini bildirin” dayatmasıyla kaybettiğimiz haklarımızı talep etmekten geri durmayacağız. Çok açık ve hukuksuz bir hak ihlaline karşı mücadele etmek dünyanın her yerinde onurlu fakat zor bir iştir. Biz de, sürecin başından beri olumlu tepkiler kadar, türlü çevrelerden farklı saiklerle sayısız yakışıksız tepki aldık. Bizim için en çarpıcı olanı aklının, vicdanının haktan, hukuktan yana olduğu iddiasında olup da, konuşunca geride sadece hayal kırıklığı bırakanlar oldu. Onları zamanın strateji bilmez, konjonktürü umursamaz ama ille de adaleti teslim eden vicdanına havale ediyoruz.

Yasakları kaldırmak yönünde irade kullanamayanlar, başörtülü kadınların ve başörtüsü yasağı karşıtlarının iradelerini bundan sonraki tüm seçimlerde hissedeceklerdir.


Başörtülü Vekil İstiyoruz İnisiyatifi

Başörtülü Kadınları Yok Sayanları Biz de Yok Sayıyoruz

“Başörtülü Milletvekili İstiyoruz” İnisiyatifi olarak yeni anayasayı yapacak mecliste başörtülü vekil(ler) olması hususundaki toplumsal duyarlılığı ve çoğulcu desteği göstermek amacıyla elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Kampanya metnimizde beyan ettiğimiz gibi seçilecek yerlerden başörtülü aday göstermeyen partilere oy vermeyeceğiz.

Başörtülü kadınları yok sayanları, biz de yok sayıyoruz.

“Başörtülü Milletvekili İstiyoruz” İnisiyatifi

Başörtülü Aday Yoksa Oy da Yok!

2 Mayıs 1999’da seçim kazanarak milletvekili olan Merve Kavakçı’ya başörtülü bir kadın olduğu için had bildirilmesinin üzerinden tam 12 yıl geçti. Bu 12 yıl içinde başörtülü kadınlar, 28 Şubat darbesinin de etkisiyle, eğitim, çalışma ve seçilme haklarının ellerinden alındığı, kamusal alan ilan edilen tüm mekanlardan, hastahane ve mahkemelerden bile dışlandıkları uzun, acı ve sıkıntılarla dolu bir dönem yaşadılar. 12 yıl sonra artık, 28 Şubat sürecinin ülke barışına ve demokratikleşme sürecine verdiği zarar ortadadır ve bu süreç geniş kesimler tarafından kınanmaktadır.

Gelinen bu noktada, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da, “28 Şubat’ın artık esamesi okunmuyor, 28 Şubat bitmiştir” şeklinde bir açıklamada bulunmuştur. Doğrudur, Türkiye sivilleşme yolunda önemli adımlar atmıştır, askeri vesayet endişesi azalmıştır ancak kamuoyu önünde başörtülü kadınlara sosyal ve siyasal hakları ve itibarları iade edilmedikçe 28 Şubat süreci bitmiş olmayacaktır. Bu sebeple, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı, 28 Şubat’ın son kalıntısı olan başörtüsü ayrımcılığına karşı çıkmaya ve AK Parti saflarında siyaset yapmak üzere başvuruda bulunan başörtülü kadın milletvekili aday adaylarına seçilebilecek sıralardan listelerde yer vermeye davet ediyoruz.

Her fırsatta meydanlarda başörtüsü sorununu çözeceğini beyan eden Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Sayın Devlet Bahçeli’yi, Sayın Selahattin Demirtaş’ı, Sayın Numan Kurtulmuş’u , Sayın Mustafa Kamalak’ı, Sayın Yalçın Topçu’yu ve tüm siyasi parti liderlerini, bu sözlerinin taahhüdü olarak parti örgütlerindeki başörtülü milletvekili aday adaylarını listelerinde seçilebilecek sıralardan aday göstermeye çağırıyoruz.

Başörtülü kadınların aday adaylıklarını listelerin üst sıralarından adaylıklara çevirmeyen, temsiliyet haklarını talep etmek için bu seçim döneminde de beklemelerini salık veren tüm siyasi girişim ve partiler, bizlerin gözünde samimiyet ve güvenilirliklerini kaybetmiş olacaklardır. Geçen seçim dönemlerinde, sivilleşme ve demokratikleşme konusundaki öncelikli hassasiyetimiz sebebiyle kayıtsız şartsız desteklediğimiz tüm siyasi partilere, bu seçim döneminde bir şart koşuyor ve uyarıyoruz:

Başörtülü aday yoksa oy da yok!

Başörtülü Milletvekili İstiyoruz İnisiyatifi